15 Nisan 2013 Pazartesi

"Cebine koy. Düşürme."

Yıllar önce izlediğim bir filmin en etkili sahnelerinden birini andım dün. İstemeyerek... Söz konusu film (Music Within), engelli insanlar konusunda bir duyarlılık yaratabilecek güç ve etkide bir hikayeye ve konuşmalara sahip. Tekerlekli sandalyedeki Art karakterinin tiradı ise, insanı oturduğu yere çivileyen cinsten:

"Biz engelliler, en çok fark edilmek isteriz. Bana baktıklarında, ne gördüklerini bilirsin... Hiçbir şey! Görmezden gelirler. Beni görmezden geliyorlar; çünkü onların hissetmesini sağladığım insanlıktan çok rahatsız oluyorlar."

Bana bu cümleleri hatırlatan, bir kez daha paylaşmak istemediğim, ancak dün aslında hepimizin izlediği görüntülerdeki bir "bakan" ile diyaloğa giren o genç kız ise, engelli bir vatandaş değil; bir kanser hastası. Fakat yaşananlar... "Görmezden gelme"nin, hissedilecek o sözde "insanlığın" bambaşka bir boyutu. Belki de o genç kız, o dakikaları tecrübe ettikten sonra ilk defa tamamen görmezden gelinmiş olmayı dilemiştir...



Olayın tek sevindirici yanı, ilaç sektöründeki vaziyetin, farkında olmadan daha duyulur hale gelmiş olmasını sağlamasıydı o genç kızın. Yine de, herhangi bir siyasi görüş veya ideolojiden bağımsız olarak, insanların ceplerine üç kuruş sıkıştırıp, onları satın aldığını düşünen, bunu "sus payı" olarak yapan ve hatta alışkanlık haline getiren veya en iyimser yaklaşımla "yardım ettiğini" sanan kişilerin bunları bu kadar alenen yaptığını görmek; aleni olmasından daha mide bulandırıcı olarak insanlıktan ve vicdandan bu kadar uzak hale gelindiğini görmek...

Bu cümleye yüklem bulamıyorum. Sadece utanıyorum. Genç kızın "Çaresizliği hiç tatmamışsınız hayatınızda" sitemini tekrar tekrar düşünüyorum... ve sadece yutkunabiliyorum.

1 yorum: