7 Nisan 2013 Pazar

Before Midnight

Belli başlı filmler hariç devam filmlerinden her zaman zevk alan biri olmasam da içeriği, oyuncuları, sakinliği ile Before Sunrise (1995) ve Before Sunset (2004) beni etkileyen filmler olmuştur.

Herhangi bir spoiler vermeden anlatmak gerekirse; dokuz yıl arayla çekilen bu filmlerin üzerinden bir dokuz yıl daha geçmesiyle üçüncü olarak vizyona girecek olan Before Midnight (2013) konusunda beklentilerinizin ve/veya hayallerinizin boşa çıkmayacağını söyleyebilirim.

32. İstanbul Film Festivali kapsamında izleme fırsatı bulduğum bu üçüncü film, belki de fragmanının güzel hazırlanmamış olması sebebiyle, ilk iki filmden daha farklı olacağı ve beklentilerimi düşürmem gerektiği sinyallerini vermişti. Ancak filmin ilk birkaç dakikasından sonra, Jesse ve Celine'in sizleri yine içinde kaybolacağınız sohbetlerle karşı karşıya bırakacağını göreceksiniz. Üstelik bu seferki daha az romantik, daha fazla gülümseten ve düşündüren cinsten...

Filmin en güzel tarafı, Jesse ile Celine'in karakterlerinin ta en içlerini görmemizin yanı sıra, izleyicinin merakını giderecek bir hikaye de sunuyor olması. Çünkü izlediğiniz başka birçok filmdeki karakterlerin "kavuştuktan" sonra neler yaşadıklarını bilmediğimiz halde, bu filmde bunu öğrenme şansımız oluyor: Serinin ikinci filminin sonunda, başrollerin kavuştuğunu ama öyle devam edip etmeyecekleri konusundaki belirsizliğin bu filmde cevap bulduğunu görüyoruz. Fakat sonuç olarak, tam da merakınızın giderildiğini düşünürken yine bir belirsizlikle filmden ayrılmanız gerekiyor. Dahası, oluşan o ilk iki filme geri dönüp izleme dürtüsüyle, onları belki de bambaşka bir gözle izleyeceğinizi hissediyorsunuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder